Kardeşim Yusuf’un kızı, leylam,Leylişim, Uslu kızım ölmüş.Haberini aldığımda inanamadım.sanki o ölemezdi.. en az kardeşim kadar sevmiştim leylayı.onu anlatmak çok acı veriyor bana.günlerdir ağlıyorum..kaç gündür yazıp, onu anlatacak derman bulamadım kendimde..kaybı tanımlamak, sınıflamak değil amacım ama bana inanın, annemden sonra canımı en çok acıtan, leylamın ölümü oldu..yüreğime bir ateş düştü.kaç gündür azalarak yandı..yandı..yandı…ama sönmedi..sönmeyecekte biliyorum..onu çok özleyeceğim..özledikçe yüreğim yanmaya devam edecek..çünkü ona yıllarca baktım, besledim… yaramazlık yaptı kızdım ama kırmadım, korkutacak kadar bağırmadım.canını acıtmadım..evimi,odalarımı ona açtım..koltuklarımda uyuttum..sırasında çiş de yaptı, kakasını da..hatta defalarca kustuda.
Onu anlatmaya nereden başlasam ki, aklımda bir sürü anısı canlandı bir anda..hepimiz gibi en önemli şey onun içinde en önemlisi yemek yemekti..acıkınca yanıma gelip, yüzüme bakıyor, bakışını başka yöne çevirmiyor, yemek verene kadar yanımdan gitmiyordu..tabiri caizse ayağıma dolanıp duruyordu.yemek verirken ki hali görülmeye değerdi.kuyruğu sevinçten araba sileceği gibi çalışıyordu..karnı acıkınca ne en sevdiği babası Yusuf’a gidiyor ne de dedesi olan babama gidiyordu.ben sıralamada onlardan sonra geliyordum da neden ben diye doktoruna sormuştum..doktor, sen evde herkesi doyuran olduğundan o seni anne zannediyor demişti bana…leyla bana kız evlat olmuştu..Bunun tarifi zor ancak yaşamak lazım..bilmeyenler dudak büküp, küçümseyebilirler..şunu bilin ki, evindeki canlıyı hayvan gibi değil zamanla insan gibi görüyorsun.bağırınca acıyor, üzülüyor, vicdan azabı çekiyorsun..bazen ödül olarak, tatlı yasak olmasına rağmen çukulata, şeker, bisküvi veriyordum..çok seviyordu..doymak bilmiyordu..abugun kazı gibi yalayıp yutuyor, yine gözünü gözüme dikiyordu..yeter artık leyla deyince laftan anlıyor, kendi ekseni etrafında bir tur dönüp, babamın ayağının dibine yatıyordu..dedim ya insan evladı gibiydi, babam, çocuktan daha iyi laftan anlıyor, itiraz etmiyor diyordu..
Onun da bizim gibi nüfus kağıdı vardı.bakım zamanı geldiğinde doktorun muayehanesinden Leyla Çol’un bakımı geldi, buyrun gelin diye arıyorlardı..önce yadırgadım..Leyla Tamam da Çol nere gidiyor dedim, kendi kendime..ama anladım ki, leyla bir canlı ve onun da en az bizler kadar özel olmaya hakkı vardı..yavrum benim uslu uslu veterinerin olduğu sokağa kadar gidiyordu, tam orada azıcık yaramazlık yapıyor, kaçmaya çalışıyordu.birde içeriye girince koltukların altına kaçıp saklanıyordu..çok komik halleri vardı garibimin..fakat fazla direnemiyor, tüylerini kırptıracağı küvete koca poposunu kaldırıp atlayamıyor, doktoru kucağına alıyor, uslu dur kızım diyerek küvete bırakıp, tüylerini kırpıyor sonra da ,aşılarını yapıyordu..canım benim gıkını bile çıkarmıyordu..insan evladı olsa bitene kadar kopardığı yaygarayı kesmezdi..
Sokağa çıkacakları zaman babam, hadi kızım gidelim diyince odadaki koltuğun bir başından başlayıp tüm koltuklara o uzun sarı kulaklarını sürtüyordu..nedenini bilmem ama babam saçlarını tarayıp, süsleniyor diyordu..tabi ki koltuk kapkara oluyordu..önceleri çok üzülsem de sonra vazgeçtim..tüm koltukları pembe ve mavi ile yeni kaplamış olmama rağmen babam mutlu olsun bir daha değiştiririm, dedim..üstlerini 2,3 kat örtü ile tamamen kapadım..fakat bu sefer o örtüler devamlı yıkamak istiyordu..hatta bazen ıslak, çamurlu geliyor, ben işte olduğumdan babam yıkayamıyor, çamur koltukların örtüsünden taaa altına geçiyordu..halıları mecburen kaldırmıstım..evi leyla ve babama göre yaşanılır bir hale getirmiştim..seviyorsanız eğer bunlar zor da olsa katlanıyorsunuz..evin içinde fazladan bir ses, bir nefes mutluluk veriyordu bana..ben babamdan erken yatıyordum.leylişim her gece kapımın önüne gelip,babam yatana kadar beni bekliyordu..babam her gece yatarken onu çişe çıkarıyordu..bir kaç kere gece yarısı onu uyandıramamış, bana gelmişti..çok korkmuştum..patileri yatağıma dayıyor, yüzü, yüzümde nefesi ile uyandırıyordu..hiç havlamıyordu bana..havlama deyince sadece teleferik ve paraşütlere havladığı geldi aklıma bir anda.. güzel kuzum benim.. onları kendisine bir tehdit gibi görüyordu sanırım.. çünkü onu ne zaman ki babam teleferiğe bindirdi,havlamayı kesti..fakat paraşütü evin camından görse odadan balkona havlayarak koşuyor, sahilde görse paraşüt kuma inene kadar havlıyor,ancak yanına gidip, insan görünce susuyordu..
Onlar sırasında insandan çok daha insandır..dosttur, candır, sizi karşılıksız sever, kıskanır, ve tüm tehditlerden kendini siper ederek korur.Bunu anne ve babadan başka bir de köpekler yapar..
Babam leylayı bir başka seviyordu..ona ne diller döküyordu bir bilseniz..(Bu arada babama leylanın öldüğü söylenmedi.) Tat kızım, bal kızım..gamak kızım diyerek seviyor, kucağından indirmiyordu..diz ağrılarının geçtiğini söylüyordu..kuzum diyorum leylam bir kuzu gibi etli ve tüylü idi..sımsıcak tutuyordu demek ki babamın dizlerini..Babam leylayı severken kaç kere şüpheye düşmüştüm..çocuklarından, benden hatta hiç kıyamadığı torunlarından bile mi daha fazla seviyor diye..herkes ona geri cevap veriyor bir tek o itiraz etmiyormuş..haaa, babam otoriteyi artık bir tek leyla üstünde kuruyor demek ki dedim kendi kendime..
Evde hayvan beslemek çok zor..en büyük zorluğu leyla pirelenince yaşadım..her hayvanda olan pireyi babam tarakla tüylerini kaşıyıp leylayı rahatlatayım derken , odaya yaymış meğersem..lafı geçince hatta şimdi yazarken bile kaşıntı tuttu beni..çok uğraştık pire ile..1.5 ay süreyle evi boşalttık.ben arkadaşıma babam kardeşim Ali’ye yerleştik..bütün kıyafetlerimizi evde bıraktık.ilaçlansın pesinden yıkansın diye..ben yeni 2 tane değişmeli bluz aldım.ve değişmeli 2 pantolan.kırmızı bir botum vardı hergün onu giydim..eve gidip alamıyordum. Çünkü hemen bacaklarıma pire sarıyordu..9 kere evi ilaçlattım.ancak 9.da farklı bir ilaçlama ile kurtulduk..her ilaçlamanın peşinden eve gidip de yok olmadığını görmek sinirlerimi çok bozmuştu..dışarı çıkıpta ışıkta pantolunuma bakınca görüyordum zıpladıklarını..hiç unutmam, kırmızı pantolonum vardı üstümde.8.ilaçlamadan sonra büyük umutlarla eve gittim.hiç pire göremedim.. sevincle arkadaşımın evine gidip,koltuğa oturdum..ki, arkadaşın kızı hande teyze senin bacaklarındaki pire mi yoksa dediğinde neye uğradığımı bilemedim..o an utanma,hayal kırıklığı ve korku ile karışık sinir krizi geçirmişim..hem gülüyor hem ağlıyordum..kardesim hastaneye götürüp iğne yaptırdı..kendime geldim..fakat biliyorum ki arkadaşın kızının surat ifadesi ve bu olayı asla unutamayacağım.
Şimdi bir başka açıdan pencere açıp evde hayvan beslemenin olumlu yanları kadar olumsuz yanını da anlatmaya çalışacağım.. Leylanın ölümü bizde uzun yıllar hissedilecek büyük bir boşluk bırakacaktır..Bu kesin..bunu tartışmam bile..evde beslediğimiz bir hayvanın ölmesi sevilen bir insanın, bir yakının ölümü gibi acı verir tabi bu demek değildir ki, bir köpeğin ölümü bir insanın ölümünden daha önemlidir. elbetteki değildir. acısı aynı derecede yüksek olmakla beraber, insanların ölümlerinde hastalık gibi belirleyici etkenler olmadığı sürece hep bir sürpriz vardır. halbuki kedi, köpek gibi evde beslenen türlerde ölüm sürpriz değildir. çünkü bunların normal yaşam süreleri insana göre neredeyse yedide bir, sekizde bir ölçüde daha azdır ve bunun anlamı da normal şartlarda ve her halükarda sizin ondan daha fazla yaşayacağınız ve kuvvetle muhtemel onun ölümünü tadacağınızdır. işte bu nokta onu eve aldığınız andan itibaren hep aklınızın bir köşesinde yaşar. bilirsiniz ki kedi olsun, köpek olsun o canlı size bir emanettir ve bir gün gidecektir. bu nedenle bunlara sahip olmayı düşünenlerin, bu fikirlerini en az iki kere tartarak hayata geçirmeleri gerekir. Evet sen öncelikle baban Yusuf’a, sonra seni sevenlere emanettin.sana bu kadar üzüleceğimi bilseydim, seni ne evime alır ne de seni tanımak isterdim.. bilseydim inan seninle hiç tanışmazdım kuzum…
Onun hayat dolu gözlerinin bir daha açılmayacak,kuyruğunun bir daha sevinçle sallanmayacak olması, acıkınca sümsük sümsük bakması(babam öyle derdi)gerçekten üzücü bir durum.
Yaşlanmıştı Leylam..Artık merdivenleri duraklayarak çıkıyor, daha çok uyuyor, oyun oynaması ise hepten kesilmişti..Sonra gözlerinin artık iyi görmediğini fark ettik ve kulakları da eskisi kadar keskin değildi. Sona yavaş yavaş yaklaşıyormuş meğer..fakat insan konduramıyor..Öleceğini bilseydim gider son defa görürdüm seni, oynaşır, o çok hoşlandığın karnını kaşırdım..sen de zevkten dört köşe olup, yavaşca döner daha iyi kaşınayım diye sırt üstü yatardın.yoksa onu yapmayada mı halin kalmamıştı kuzum..belki de böylesi daha iyi oldu.. Seni iyi hallerinle hatırlayacağım bundan sonra..
Beni çok ağlattın kuzum..ben seni çok sevdim ve çok özleyeceğim..elveda kuzucum.. seni üzdüysem eğer her neredeysen bana hakkını helal et olur mu?Mekanın en güzel bulutlar olsun kuzummm..