Sonra güneş doğar; Çünkü güneşi kadınlar doğurur..”
“Önce kadınlar uyanır, Sonra güneş doğar; Çünkü güneşi kadınlar doğurur..”
Kadınların uyanışı hiçbir uyanışa benzemez.Kadın uyanırsa eş uyanır ,çocuk uyanır,kadın uyanırsa koca bir toplum uyanır.O yüzden kadınların ayak sesleri ürkütür birçok insanı ….Kadın öğrenirse,çocuğuna öğretir çünkü !!
Sevgili gönül dostlarım,
Öyle bir geçer ki zaman , geçen yılların anılarıyla yaşamak çok mutlu ediyor beni. Yaşadığım her günün bir anısı vardır . Ben sevgi ve anı zenginiyim. En zor anımı, en acılı günümü , en kolay geçirdiğim anımı , en neşeli olduğum saatlerimi gönlüme sığdırarak yaşarım. Yaşadığım her günde, her saatte bir lezzet ararım , dost ararım yanımda. Çünkü bilirim ki, sevinçler ve iyilikler paylaşınca çoğalıyor, üzüntüler ve kötülükler paylaşınca azalıyor.
Geçmiş zaman olur ki , yaşadıklarımız zorunlu da olsa , yaşadıklarımız zorda olsa zamanla unutuluyor. Hepimiz biliyoruz ve yaşamışızdır, kara kışın tam ortasında yaz sıcaklığını, çünkü başardığımız bir işimiz vardır, yaşadığımız tüm kötü olaylar güzel sonuçlanmıştır.
Yine geçmiş zaman olur ki , yaz ortasında birden kara kış olur, içimize kar yağar ,çünkü sevdiğimizi kaybetmişizdir veya bir işimiz kötü sonuçlanmıştır , kötü haber almışızdır, hastalıkla boğuşuyoruzdur. .
İşte böyle günlerde ben çiçeklerin diline , rengine ,mevsimine odaklanırım.
Kara kışın , yoğun soğuklarında açan kardelen çiçeği güzel günleri , güzel günlerin geleceğini anlatır bana ve umudumun yeşereceğini düşünürüm.
Gülün dikenler arasında yetişmesine hayret ederim, gülün güzelliğini hissetmek için dikenlerini ayıklamak gerektiğini düşünürüm. Ellerimi kanatmadan veya çok az kanatarak gülün dikenini ayıkladığım gibi hayatın içinden kötülükleri kötü günleri ayıklarım. Hayatın güzelliğini görmek içindir çabam.
Bahar gelince kırlara koşmam , ömrümün falını bakmak içindir. Papatyalar açmıştır, önce fal bakarım yapraklarından seviyor mu, sevmiyor mu diye , sonra başıma taç yaparım. Sevginin kraliçesi olurum.
Gelincikleri okşarım, kızıl goncalarını koparmaya kıyamam, dalından koparılınca ömürsüzdür gelincik.
Onun için hayatın içindeki genç tomurcuklara çocuklarımıza, gençlerimize hayatımda yer veririm. Oldukları yerde sularım ve bilgilerle doyururum.
Mor menekşeler, nasıl da nazlıdır. Her şey yerinde, zamanında kıvamında güzeldir demek için yaratılmıştır menekşeler.
Mevsim yaz sa doğa ısınmışsa , güneş ışıkları yeryüzüne saçılmışsa, canlanır tabiat. Yaza her çiçek yakışır, coşar. Gelin çiçek derelim, sevdiğimize verelim şarkısını sık sık söylerim.
29- ekimlerin , 10- kasımların çiçeğidir Kasımpatı çiçekleri. Kırmızısı Atatürk sevdamızı, vatan sevgimizi anlatır. Sarısı atamızın yokluğunun hüznünü, beyazı , cumhuriyetin aydınlığıdır . Her mevsim bu çiçeğin sevgisi içimizdedir.
Karanfillerin rengi , çeşitleri her daim sevgidir aşktır.
Kaktüsler… açtığında her birinden hayat fışkırır. Dikenler içinde yaşadığımız hayatımızdır kaktüsler , kısa mutlulukları bir hayata bölüştürmeyi öğretir. Uzaktan güzel görünen, yanına yaklaştığımızda dikenlerini keşfettiğimiz hayatımız …. Kaktüs çiçeğidir hayatımız.
Her çiçek gibi , hayatımızda anlamlı olmalıdır. Kıvamında tadında ve zamanında yaşanmalıdır. Dalından koptuğunda da güzeldir ama , yerinde olursa daha güzeldir.
Ben geçmiş zaman olur ki dersem , bilinki mimozalarla yaşıyorumdur geçmişimi. Sarı mimozalar … Dayanıklıdır, her ortamda , her zorluğa dayanır mimoza ağaçları .
Sapsarı renkleri ile neşe saçtığı için,
Martta çiçek açtığı için
Büyük bir ağaç haline gelene kadar çok fazla emek ve bakım gerektirmediği için
En önemlisi de, mimoza çiçeği zor coğrafi koşullarda da açabildiği için ,ben mimozaları çok severim.
Öyle bir geçer ki dediğim her zaman diliminde sarı mimozalara bakmayı yeğlerim. Mimozalar tarih boyunca 8- Mart emekçi kadınlar günü sembolü olmuştur. Kadın gibi güçlü, neşe ile coşarak açan, coşkusu her daim gönülleri dolduran , , her şartta , her ortamda var olmayı bilen kadınların sembolüdür mimozalar.
Benim istanbulda olduğum yıllarda , köşklerin bahçelerinde , hep mimoza ağaçları vardı, sarı sarı açardı. O köşklerin bahçelerine baktığımda, her seferinde o köşklerde yaşananları düşünerek ,öyle bir geçer ki zaman derdim…
Her 8- marta kadınlar , sadece sevgilisinden veya çocuklarından değil; dayanışmayı sembolize ettiği için kadın dostlarından da mimoza çiçeği hediye almalıdır. Yaşadıklarının dayandıklarının sembolüdür sarı mimozalar. Geçmiş zaman olur ki dediğimiz her gün , her zaman için illaki sarı mimoza … .
Mimoza çiçeğinin özelliklerini ve dünya literatüründeki yerini göz önüne aldığımızda, mimoza çiçeğinin , dayanışmayı , hassasiyeti , coşkuyu ,umutu ve ölümsüzlüğü , her her şartta dirilişi simgelediğini söyleye biliriz.
Sevgili gönül dostlarım, mutlu , mutsuz, hep çalışan , her zaman emekçi olan tüm dünya kadınları için söylüyorum, biz sevgiye ve saygıya layıkız .
Yekta Güngör Özden hocamdan duymuştum ,
Biz Türk kadınları Atatürk’ün her mevsim açan ve asla solmayan sevgi çiçekleriymişiz .
Bize verdiği değer için, bizi üstün tuttuğu için , cumhuriyetle bizi yücelttiği için atamıza minnet ve şükran duyuyoruz. Aziz ruhu şad olsun.
Kadına değer veren, kadını yücelten , sevgiyle saygıyla eşitlik ilkesiyle bizimle yol alan hayatımızı paylaşan erkeklerimize de bin selam olsun.
Nice 8- martlara, değerimiz hep bilinsin.
Günümüz kutlu olsun. Sevgimdesiniz.
Günsel Telli