İNSANLARIN BİRBİRİNE TAHAMMÜLÜ KALMAMIŞ.
Değerli dostlar önemli gördüğüm bir konuyu takdirinize sunuyorum.
Bir ülkenin en büyük zenginliği toplumun birbiriyle uyumu, kaynaşması, birbirine saygısı, güveni ve barış içinde yaşamasıdır..
Toplumsal Barış nasıl sağlanır? Toplumsal barışın sağlama görevi ve sorumluluğu ülkeyi yönetenlerin, yönetmeye aday olanların, seçilmişlerin yani siyasilerin görev ve sorumluluğunda olduğunu sağır sulan bile bilir.
Toplumun, çok zorlanmasına rağmen bu güne kadar bu asil milletin sağduyusu, veraseti bunu korudu.
Ancak,
Günümüzde toplum ikiye bölmüş herkes mahallesinden bakar hale gelmiş.
İnsanlar birbirine arkasından bakar,söylenenleri beş duyu organı yerine altıncı organı ile dinler,kimse kimseyi işitmez,anlamaz olmuş.
Ben sık sık hem metropollerde,hem Anadolu’da hem de kırsalda geziyor,yaşıyor,konuşuyorum ve görüyorum.
İnsanların birbirine tahammülü kalmamış,sokakta insanların yüzüne dikkatli baktığınızda mutsuz olduğunu göreceksiniz.
Kim dost kim düşman,kim kimi seviyor,kim kindar kim sinsi,kim kimden nefret ediyor,kim kimin peşinde anlayan varsa el kaldırsın.
Dahada önemlisi,
Kim el kim bizim,,kim yakın kim uzak,kim akraba kim tanıdık,kim insan kim yaratık,kim kedi kim fare,kimin eli kimin cebinde olduğu belli değil.
Yardım,vefa,katkı,el uzatma,omuz verme,vefa,destek,iyilik yapmak her şey birbirine karışmış.
Herkes birbirlerini,bir tabak kelle paçaya satar olmuş.
Ortalık cahil,cüheylaya kalmış.
Sırtını güvenle döneceğin birilerinin olması sürpriz ve olağandışı haline gelmiş.
Toplum özellikle kırsalda eğitimli,bilgili,donanımlı,vizyonulu,ufku olan gençleri de kendilerine benzetmiş,onlar da “uydum hazır olan imama” anlayışına gelmiş.
Vicdan,millet,ahlak,hizmet,merhamet,yurtseverlik,insan olmak,hatta inanç meta ile değiştirilebilir hale gelmiş.
Seçtiklerimize hesap sormayı vazgeçtim eleştirmek,hatta talepte öneride bulunmak suç olmuş.
Vatandaş seçtiklerinin karşısında marabalığı kabul etmiş.
Aklını ve vicdanını 3-5 kuruşa kiraya veren dalkavuk,yalaka,yağcı tipler öne çıkıp itibar görür olmuş.
Siyasilerin ise bu tiplere çanak tutar hatta teşvik eder olmuş.
Gençler başı derdine düşmüş,umudunu yitirmiş vatan,millet şuuru kaybolmuş,ülkeyi terk etme olanağı olanlar kaçmış,kaçamayanlardan az da olsa bir kısmı ülkelerini kim kaç $ fazla verirse ona satacak hale gelmişler.
Siyasetçi vatandaşa,vatandaş siyasetçiye,çalışan patronuna patron çalışanına,vatandaş seçtiğine seçtiği seçmenine ,baba çocuğuna,kardeş kardeşe,esnaf müşterisine,arkadaş dostuna,gençler gençler güvenmez olmuş.
Bu günlere bir günde gelmedik 30-40 yılın ürünü.
Göz göre göre,geliyorum diye diye bu hale geldik.
Toplumun ayrışma ve çürümesine en fazla siyasetin,basının,medyanın,gazeteci görünen trollerin,seçtiklerimizin katkısının olduğu bir gerçektir.
Herkes kendi gazetesini okuyor,herkes kendi tv sini izliyor,herkes sosyal medyada kendi gurubunu takip eder hale gelmişiz.
Ya halk tv Sözcü,ya atv sabah.
Farklı düşünenleri ya engeller,ya sayfamızdan atar yada listelerimizden siler olmuşuz.
Toplumda ispiyonculuk,jurnalcilik, dedikoduculuk,sinsilik tavan yapmış.
Bazen öyle beklemediğiniz davranışlar yaşıyorsunuz ki “vay be sende mi Bürütüs “diyecek oluyor ama her ne hikmetse bunları bile olağan görüp,şaşırmaz oluyoruz.
Sonuçta;
Ülkemizde ekonomik krizlele birlikte büyük bir ahlak bozulması ve ahlak çöküntüsü de yaşadığımızda bir gerçektir.
Öncelikli sorunumuz ekonomi,fakirlik,işsizlik demokrasi,hukuk falan değil,AHLAK.
Çok hızlı ve ivedilikle tüm ülkede ahlak seferberliği,Ahlakla ilgili yasa,ahlak reformu yapmak gerekiyor.
Siyasilerin bu konuya hiç değinmemesi çok ilginç değil mi?
Ülkemizdeki siyaseti,seçimleri,seçenleri,seçtiklerini çok iyi özetleyen bir fıkra ile bitirmek istiyorum.
İki emekli parkta güvercinlere yem atıyorlarmış,
Birinci emekli,diğerine,
“Şu güvercinlere ne zaman yem atsam bizim seçtiğimiz Siyasetçileri hatırlıyorum” demiş.
İkinci emekli,
Neden? diye sorunca diğeri eklemiş;
“Yerde dolaşırken,elimizden yiyorlar,havalanınca kafamıza sıçıyorlar…;) demiş