Dorian Gray’in Portresi Üzerine…
Bu hafta sizin için Oscar Wilde’ın Dorian Gray’in Portresi kitabını seçtim.
Bu eseri okurken pek çok kavram üzerinde uzun uzun düşündüm. Güzellik- çirkinlik, yaşlılık-gençlik, iyilik-kötülük, sanat ve ilham, günah ve tövbe …
Klasikleri böyle eşsiz yapan insan ruhunun derinliklerine cesurca dalarak isabetli atışlar yapması kuşkusuz. Bu eserde de ruhumuzun karanlık yönlerini aynalayan pek çok sahne var.
Kahramanımız Dorian Gray çok yakışıklı bir genç. Bu eşsiz güzellikten çok etkilenen ressam Basil Hallward, ona taptığını ifade ediyor. Büyük bir özenle, kendisinden çok şey katarak, sanatına ilham kaynağı olan Dorian Gray’in güzelliğini yansıtan eşsiz bir portre yapıyor.
Siz güzeli sever misiniz? Güzele tapar mısınız? Sadece güzel bulduğunuz için hayatınızda tuttuğunuz neler var? Güzellik bir çeşit büyü mü? Ne dersiniz?
İstatistikler güzelliğin iş bulmada bir avantaj olduğunu söylüyor. Bu veri ışığında güzel olmak insanı daha güçlü yapar diyebilir miyiz?
Haydi hep birlikte itiraf edelim. Güzeli, güzel olanı seviyoruz. Bizde “Güzele bakmak sevaptır.” derler. Annem “Güzellik tabağa konup yenmez.” derdi ama bugünlerde güzelliğini sosyal medyadan sergileyip ekmek yiyen pek çok insan olduğu da bir gerçek.
Fotoğraf çekmeyi seviyorum. Doğada yakaladığım güzel manzaraları, gün batımını, rengarenk çiçekleri, ağaçları, denizin ve kumsalın insanın içine mutluluk üfleyen anlarını…
Peki neden kara sineğin, sivrisineğin, duvardaki örümceğin, yürürken rastladığım solucanın resmini çekmek gelmiyor içimden? Neden rengarenk bir kelebeğin kanatlarını tercih ediyorum?
İnsanda bu güzellik algısını şekillendiren nedir sizce?
Ressam Basil Hallward arkadaşı Lord Henry ile Dorian Gray’i tanıştırmak istemiyor. “Dorian benim en kıymetli dostumdur, sade ve güzel bir mizacı var. Onu azdırma. Onu etkilemeye çalışma. Sen onu kötü etkilersin,” diyerek onu uyarıyor.
Gerçekten de Lord Hary genç Dorian’ı kötü etkiliyor. “Tanrılar size kıyak geçmişler Mr. Gray. Ama verdiklerini çabucak geri almasını da bilirler. Hayatın tadını çıkarın. Hiçbir şeyden eksik kalmayın. Her zaman yeni heyecanlar arayın. Hiçbir şeyden korkmayın. Yeni bir hedonizm! Bir mevsimliğine dünya sizindir…Gençliğiniz öyle kısa sürecek ki, çok kısa…” diyor.
Bu cümleler genç Dorian’ı derinden etkiliyor. Ressam Basil Hallward’ın yaptığı gençliğini ve güzelliğini yansıtan portresinin önünde “Keşke her zaman genç kalacak olan ben olsaydım da yaşlanacak olan bu tablo olsaydı! Bunun için her şeyi verirdim. Bunun için ruhumu bile verirdim!” diyor ve bu dileği gerçekleşiyor.
Güzellik için her şeyini veren, tonlarca para harcayan, bıçak altına yatan, bu uğurda canını ameliyat masasında kaybeden insanlar pek çok günümüzde. Bu tutku ruhumuzu ele geçirmekte çok başarılı anlaşılan.
Dorian o andan itibaren hiç yaşlanmıyor, güzelliği göz kamaştırmaya devam ediyor. Oysa tablodaki yüz her geçen gün yaşlanmaya ve çirkinleşmeye başlıyor.
Gençliğinin ve güzelliğinin verdiği cesaretle her türlü günaha bulaşıyor. Yaptığı kötülükler tablodaki yüzde derin çizgiler açsa da, o masum bir ifade taşımaya devam ediyor.
Sizce günahsız insan var mıdır? İnsanın hata yapmadan, günah işlemeden adeta bir melek gibi bu dünyadan gelip geçmesi mümkün müdür? Tutkularımızı, ihtiraslarımızı bastırarak, yok sayarak yaşamak bizi bir melek yapar mı? Siz hiç ruhunuzun derinliklerindeki karanlık mağaralara girme cesareti gösterdiniz mi? Yoksa en iyisi onların kapılarına kocaman bir kaya yerleştirip varlıklarını unutmak mı?
“Eğer siz günah işlemeseydiniz, Allah sizi helak eder ve yerinize, günah işleyip, peşinden tövbe eden kullar yaratırdı” hadisini duydunuz mu? Günah işledikten sonra hatalarını kabul ederek tövbe etmek hafifletir mi vicdanı? Herkeste var mıdır bu vicdan denilen şey? Yoksa onu da derinliklerine gömüp önüne koca kayalar koyarak unutuyor mu insanoğlu?
Dorian, ressam Hallward’a yaptığı resmin yaşlandığını gösterdiğinde adam “Aman Tanrım, Dorian, bu nasıl bir ders? Bu ne korkunç bir ders? Dua et Dorian, dua et,” diye mırıldanıyor. “Neydi şu küçükken öğrettikleri? Bizi doğru yoldan ayırma. Günahlarımızı bağışla. Yıka arıt bizi kötülüklerimizden. Hadi bunu birlikte söyleyelim. Kibrinin duası kabul oldu. Pişmanlığının duası da kabul olacaktır. Sana çok fazla taptım. Bundan ötürü cezalandırıldım. Sen de kendine çok fazla taptın. İkimiz de cezalandırıldık. Şöyle bir ayet yok muydu? Günahların kızıl olsa da, ben onları kar gibi bembeyaz yapacağım.”
Dorian “Artık çok geç Basil,” diyor. Bütün sefaletinin müsebbibi ölümcül portreyi yapmış olan dostunu bıçaklayarak hayatından çıkartıyor.
Bu yazımızı da güzel dileklerle bitirelim.
Kibirden uzak, gözle görünmeyen güzellikleri de algılayıp takdir edebildiğiniz, şükretmeyi, “doğru yoldan ayırma” duasını eksik etmediğiniz, tövbelerinizin kabul, günahlarınızın kar gibi bembeyaz olduğu bir yeni yıl diliyorum sizlere…
Dilekleriniz üzerinde dikkatlice düşünmeyi unutmayın!
Ya kabul olurlarsa?
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.