Hemingway Gazı
Emekli olmayı çok istedim. Gelirimizin azalacağını biliyordum. İdare ederiz diye düşündüm.
Bizim hanım, ben emekli olur olmaz, iş kovalamaya başladı. Dinlenmek istemez misin diye sormadı. Onun bulduğu işlerde çalıştım. Özel okullarda yarı zamanlı öğretmenlik yaptım üç kuruşa.
Artık yeter demeyi düşündüm düşünmesine de dillendiremedim. Masrafları kıssak, ömrümün kalan yıllarında gönlümce okuyup yazsam… Pandemi imdadıma yetişti. Evde, çalışma odamda düzenimi kurdum. İstediğim gibi okumaya yazmaya vakit ayırmaya başladım.
Rahat bırakmadı tabii. Bu sefer de okuduğuma yazdığıma karışmaya başladı. Nereden çıktı bu yazarlık sevdası diyor, yüzünde yandan çarklı bir gülümseme.
Yazdıklarımı beğenmiyor. Neymiş efendim, çok kısa yazıyormuşum, öykülerimin sonu yokmuş! Afili kelimeler kullanmadığım, ağdalı uzun cümleler kurmadığım için eleştiriyor.
Oysa ben Hemingway’i dinliyorum. “Bir buzdağının hareketinin değeri, yalnızca sekizde birinin suyun üzerinde olmasından gelir.” demiyor mu? Ben öykünün detaylarına hakimim. Karakterimin don rengini biliyorum. Yazmam şart mı?
Sen yazar olamazsın diyor bana. Dünyayı mı gezmişim, ne anlatacakmışım.
Oysa bana Hemingway veriyor gazı; “Bir yazar için erken yaşta alınabilecek en iyi eğitim mutsuz bir çocukluktur” diyor.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.