sabahlara kadar döner dururum yatağımda .
Bu gece yine uyku tutmadı beni. Bazen gelişen olayların mutluluğundan , bazen yaşadığımız olayların hüznünden kafamız çok çalışıyor. Gücümüz yettiğince bireysel çözümler üretiyoruz.
“Gözüm kapalıydı ama , sabaha kadar kafam çok işledi beni uyku tutmadı ” sözlerini herkes duymuştur veya böyle bir geceyi yaşamıştır ve bu cümleyi söylemiştir. Böyle geceleri bende yaşarım ara sıra;
Canımı sıkan olayları sık sık yaşadığımda , okuduğum kitaplardan etkilendiğimde ve hastalık acıları ağrılarıyla boğuştuğumda ,
sabahlara kadar döner dururum yatağımda .
Geçenlerde değerli hocamız psikiyatr Prof.Dr. Kemal Sayar’ın bir söyleşisini dinledim.
Söyleşinin konusu depresyon çağı. Günümüzde herkesin hastalığı .Çok güzel konulara değinmişti sayın hocam.
Şimdi gençlerin çok yorgun olduğunu söyledi ve şöyle açıkladı;
Yaşadığımız zaman diliminde, şartlar çok ağırlaştı, yaşam zorlaştı . Herkes özellikle gençler bedenen çok yorgunlar, vakit bulduklarında hemen yatarak bedenlerini dinlendiriyorlar .Beden yorgunluğunu yatarak uyuyarak dinlendirmek mümkündür . Ama beden dinlenirken ruhunda dinlenmesi gereklidir. Şiir okuyarak, müzik dinleyerek , güzel bir aktivite yaparak, eşinizle dostunuzla hoş vakit geçirerek hem bedeninizi hem ruhunuzu dinlendirebilirsiniz.
Söyleşide ilgimi çeken diğer bir konuda ;
Taa… Sümerler zamanında , Sümerler’de gençliğin halinden kaygılanıyorlarmış ” bu gençliğin hali ne olacak” diye birbirlerine soruyorlarmış.
Araştırdım,Sümerler yaklaşık olarak MÖ 4000-2000 yılları arasında Güney Mezopotamya’da yaşamış bir uygarlıktır. Sümerler bu bölgede ortaya çıkan sayısız medeniyetlerin temelini atmış bir kavimdir. Tarihi kayıtlara göre yazı ve astronomi bu tarihte ilk kez Sümerler’de ortaya çıkmıştır. Dil, tıp , matematik ,fal, büyü , mitoloji alanındaki gelişmelerinde ilk defa Sümerlerde olduğu biliniyor. Yaradılış ve Tufan’a Emeş ve Enten’e ilk kez Sümerler’de rastlanıyor. Yılbaşı ağacı süsleme , evlilik yüzüğü ve nazar boncuğu da ilk olarak Sümerler’de görülmüştür. Değerli Sümerolog, cumhuriyet kadını Sayın Muazzez İlmiye Çığ, hocamda Sümerler’in bir Türk kavimi olduğunu söylüyor.
Sümerler’de, MÖ 4000-2000 yılları arasında yaşayan bir Türk uygarlığında “bu gençliğin hali ne olacak” demiş atalar .
Aradan geçen yüz yıllar sonra biz T.C aydınları aynı düşüncelerle,
” bu gençliğin hali ne “olacak diyoruz .
Ve gençlerimize, torunlarımıza , bizden sonraki kuşaklara huzurlu barışçıl bir dünya bırakmak için çabalıyoruz.
Medeniyetler ilerliyor, imkanlar artıyor, dünya değişiyor. Biz yaşlılar yüz yıllardır hep gençlerin geleceğinden kuşku duymağa devam ediyoruz. Onlara yaşadığımız güzellikleri örnekliyoruz, yaşayamadıklarımızı , sahip olamadıklarımızı onlar yaşamasınlar diye onlara çok çalışmalarını çok okumalarını öneriyoruz. Bilimle, ilimle çok okuyarak dürüst çalışarak barışçıl huzurlu bir dünyada yaşacaklarını öğütlüyoruz. Şimdi hayat aslanın ağzında değil karnında. Bizim zamanımızda bizde çok çalışıyorduk çok yorgun oluyorduk, şimdiki gençlikten çok farklıydık biz. Şöyle ki;
Ben eve girdiğim andan itibaren ailemi , eşimi çocuklarımı mutlu etmek , onları sevgiyle karşılamak ve kucaklamak için yorgunluğumu unutuyordum. Bu kadar çok hazır yemek yeme yeri yoktu. Bütçemiz herşeyi almaya yeterli değildi. Ayrıca gelenimiz gidenimiz büyüklerimiz vardı. Eve ellerim kollarım dolu gelirdim. Üzerimi soyunarak , ev giysilerimi giyer akşam yemeği hazırlığına başlardım. Saat 16:00-16-30 gibi çocuklarımın servisini karşılardım. Çocuklar karınlarını doyururlar derslerini ,ödevlerini yaparlardı. Özenle hazırlanan akşam yemeğinde sofrada oturmak için gayret ederdik çoluk çocuk. Aile sohbetlerimiz, sevgiyle yenilen akşam yemeğimiz, günün yorgunluğunu alırdı. Lokmamızı paylaşırken sevgimizi paylaşır, çocuklarımıza öğütler verir yaşadığımız anlık mutlulukları bir ömre yaymanın güzelliğini örneklerdik çocuklarımıza, tıpkı büyüklerimizden öğrendiğimiz gibi . Çocuklarım yattıktan sonra , eşimle çocuklarımızın duymasını istemediğimiz güncel olayları konuşarak , yarınki planlarımızı birbirimize anlatırdık. Televizyon izlerdik. Eşim yatardı, ben yarın ki dersimi ve ders planımı , sınav yapacaksam sorularımı ve cevap anahtarımı hazırlardım, varsa yazılı kağıtlarımı okur not defterine geçirir etrafı toplar yatardım. Sabah ezanla kalkardım. Kahvaltıyı hazırlar , çocukları uyandırır giydirirdim. Yatakları düzeltir onları kahvaltı sofrasında öperdim . Okula vaktinde yetişmek için çocuklarımla tatil günleri dışında hiç kahvaltı yapmadım. Hafta sonları önce onların yapacaklarını ve onların planlarını gerçekleştirirdim.Hafta sonları gece biz eşimle eğlenceye sinemaya , eş dost ziyaretlerine giderdik. İşimizin ve evimiz düzenimiz önemliydi bizim için. İçimizden sonra , ailece yapılacak işler ön sırada olurdu.Şimdiki gençler gibi çocuklarımızı yarış atları misali o kurstan öbür kursa, o aktiviteden diğerine sürüklemezdik. Zamanında ve bütçemize uygun olanlar gerçekleştirilir, yapamadıklarımız için aybaşında , maaşımızı alınca cümlelerini sık sık kullanırdık.
Gözlemliyorum, şimdiki gençlik , belki bizden çok çalışıyor ama herşey hazır. Yemek yoksa, eve getir , hepsi burada servisleri var. Evlerde yaşanmışlıklar olmalı diyerek evdeki eşyaya hiç kıymet vermiyorlar. Dökülmüş, kırılmış umurlarında değil. Canım sağ olsun, yenisi çarşıda var nasıl olsa… Daha yuva kurulmadan ev eşyaları en alasından evlerde yerini alıyor. Çekirdek aile kavramı ile ziyaretler yapılmıyor. Herkes bir sofrada masa başında sohbetle yemek yemiyor, oda servisi çalışıyor. Herkesin elinde akıllı telefonlar var. Evet hayırdan başka konuşma yok. Aceleyle yenilen sohbetsiz yemeklerden sonra herkes odasına çekiliyor. Çünkü herkesin izlediği dinlediği bir program var, ellerindeki ve dizlerinin üzerindeki tabletten bilgisayarlardan , telefonlardan dünyayı önlerine getiriyorlar. Eve geç gelen büyükler çocuklarına sevgilerinin göstergesi olarak ellerindeki paketlerin büyüklüğünü ve pahasını öne çıkarıyorlar, çocukların çok arzu ettikleri bir şeyi alarak sevgiyi alış veriş olarak çeşitlendiriyorlar. Sevgileri değil sevinçleri önemli. . Şiir okumak şarkı dinlemek söylemek bir hayal onlar için. Çünkü sanal alemde , sosyal medyada bir tıkla, herşey önlerinde hazır. Sinema günleri bile yok, tatil programları bile bizden değişik. Gençlerimizin hem bedenen hem ruhen yorgun olduklarını gören biz yaşlılar taa… Sümerler’den bu yana yüzyıllar boyunca ,
“bu gençliğin hali ne olacak ” kaygısını yaşıyoruz işte.
Ülkemizde bulaşık makinesi yeni çıktığı yıllarda bulaşık makinesini ilk alanlardan biriydim. Elektrikli şofben almıştık doğal gaz gelişiyle. Rondolar , el blendrları , şarjlı el süpürgeleri yeni çıkan ve hayatımızı kolaylaştıran herşey evimize girmişti çok şükür. O günlerde annemle hacı annem Ankara’ya geldiler. Bir iki gün sonra annem bana;
” kızım bu ne hal ,eviniz geminin makine dairesi gibi, sende makinist gibi olmuşsun, hangi saat hangi düğmeye basacağım diye kafanı yoruyorsun ” diyerek , sağlığımdan kuşkulanmıştı. Herhalde içinden ” bu Günselin hali ne olacak ” diye geçirmişti.
Dünya durdukça yaşam sürdükçe, yüzyıllar geçtikçe , bir önceki kuşak , kendilerinden sonraki kuşağın geleceği için hep kaygılanacaklardır. Çünkü herkes yaşadığı güzellikleri biliyor , yaşadığı hayatı örnekliyor. Bütün gençlerimizin, torunlarımızın yolları şansları açık olsun. Zorlar kolay, yokuşlar zirve olsun. Tabi ki uzaklar yakın olsun. Çağ atladıkça gerçekten uzaklar yakın oluyor. Görüntülü telefon konuşmaları ve devasa uçaklarla uzaklar yakın oldu hepimize . Birde, biz sahip olamadığımız şeyleri elde etmek , sahip olduklarımızın daha iyisini yapmak için çalışıyorduk. Şimdi gençlerimiz her şeye kolayca, hemen sahip oldukları için, daha iyisini nasıl yaparım değil, daha iyisini, daha pahallısını nasıl alırım diye düşünüyorlar. Bunun içinde günümüzde bilgi donanımsız bir insan manzarası var. Hak etmedikleri kazançlara ve mevkilere sahip olanlar, bizim geleceğinden kaygılandığımız gençlerimize kötü örnek oluyorlar. Emeksiz sefa ile sürülen hayatlar örnekleniyor gençlerimize .
Hayat sevgilerle geçirilmeli, çünkü hayatın her deminde yorgunluk var, çalışmadan emek vermeden hiç bir şey kazanılmıyor. Çocukken , gençken , yaşlanınca hep gailelere çalışarak yol alıyoruz. Ama çalışmanın , yorulmanın sonucunda, bedenimizin ve ruhumuzun sevgiyle dinlendiğini ve gönlümüzce yaşayarak güzelliklere kavuşacağımızı asla unutmayalım. Bedenen ve ruhen dinlenirken yaşadıklarımızı sevgiyle anılarımıza , o anlarda yaşadığımız mutluluğumuzu bir ömre bölüştürmeyi bilelim .
“Hayatınızdaki zorluklar sizi yok etmek için gelmez. Sizin gizli potansiyelinizi ve gücünüzü fark etmenize yardımcı olmak için gelir; bırakın bu zorluklar sizinde zorlu olduğunuzu bilsinler “.
Mutfağımın penceresinden dışarıya bakarken , gördüğüm devasa aynalı kavak ağacı bana yukarıdaki özlü sözü hatırlattı. On gün sonra bu kupkuru dallar yeşerecek , yapraklanacak . B Blokla aramızda paravan olacak. Sonbaharla aynalı yaprakları dökülmeye başlamıştı. Kışın karlarla kaplandı, yeşil yapraklarının yerini pamuk gibi karlar aldı. Kuruluğuna rağmen dimdikti. İçindeki gücü taşımaktan rüzgarın gövdesini savurmasına, karların gövdesini üşütmesene aldırış etmedi. Baharla birlikte içindeki potansiyel güç ortaya çıkacak ve yepyeni bir görünüşe sahip olacak. Canlanınca yine dallarında kuşlar cıvıldaşarak yuva kuracaklar , yavrulayacaklar. Zorluklar geçecek, yeniden hayat başlayacak aynalı kavak ağacımızda. İnsanlarda böyledir . Karşılaştığımız zorluklar karşısında , içimizdeki gücü, bu gücün potansiyelini düşünerek yol almayı öğrenmeliyiz. Aklımızla içimizdeki gücü, bu gücün içinde saklı olan potansiyelleri iyi bellersek , hayat bizim zorlu olduğumuzu anlayacak bizi aydınlık yollara yönlendirecektir. Kuru bir ağaç gibi olduğumuzda, dinlenerek , düşünerek ve içimizdeki güçten cesaret alarak yine yeniden demesini bilmeliyiz.
Hep ileriye bakmalıyız. Geriye bakarsak , önümüzü , ileriyi göremeyiz. İleriyi görmek için , gerideki değerlerimizide yıkıp geçemeyiz. Herkes geldiği yeri, geçtiği yolları bu ömür denilen seyahatteki yol arkadaşlarını hiç unutmamalıdır. Yaptığı yanlışları fark etmeli , ileriye yanlışsız, riyasız olan düşünce ve davranışlarıyla bakmalıdır. Bu da gönül gözüyle gerçekleşiyor.
Ben Günsel öğretmen, yine konuyu sevgiye bağladım. Hep söylüyorum , benim bildiklerim sevgiye dairdir diye . Sevginin önemini iyi bilenlerden olduğumu sanıyorum. Sevgiyle öğrendiklerimizin kalıcı olduğunu, sevginin her zoru yendiğini ispatlıyorum.
Yüz yıllar geçtikçe, çağlar değiştikçe, kazanç maddiyatla ölçüldüğü sürece , gençlerimizin ne olacağı kaygılarımız hep devam edecektir. Bence kaygıyı bırakıp çocuklarımızın dünyasına sevgi tohumları ekelim. Onlara emeklerinin karşılığı helal lokma yemek için, dürüst çalışmalarını ve okumalarını, okuduklarını anlamanın önemini öğretelim örnekleyelim. Öyle güzel ata sözlerimiz öyle çok deyimlerimiz var ki, kulaklarına küpe olsun.
“İşleyen demir paslanmaz, sakla samanı gelir zamanı, yaptığın bana öğrendiğin kendine, çalışmak hayat, düşünmek ışıktır, doğruluk sonsuzluğun güneşidir, özgürlük sorumluluk demektir… vs “.
Bugünden yarına azda olsa bir şey bırakmak, çalışarak emeğin güzelliğini görmek hissetmek , dürüst çalışmak Özgürlük, sorumluluk duymak hayatımızı hep güzelleştiriyor. Ayrıca günün önemini bilerek günü ıskalamadan yaşamak gereklidir. Zaman gelip geçiyor, ömür geçiyor. Artık bu gençliğin hali ne olacak kaygısına düşmeyelim. Barışçıl, huzurlu bir dünyaya yol alsın gençlerimiz, çok okuyarak çok çalışarak, ilim ve irfanla emek vererek aydınlığa yönelsinler. Yorulduklarında bedenleriyle birlikte ruhlarınıda dinlendirmek için doğaya, insanlara sevgiyle bakmayı , gönül gözüyle severek bakmayı öğrensinler.
O-dan sonra -Ö
K-dan sonra- L
U-san sonra -Ü
L-sen sonra -M gelir.(okul ve ölüm) Bu bir tesadüf değildir. Beşikten mezara kadar okuyun, aklın ve bilimin ışığından ayrılmayın. Çünkü cehalet , yoksulluk yobazlık ve ölümdür.
Son sözüm, önce cehaletle baş etmeliyiz. Cehalet yerini başarı ve bilime bıraktığında yobazlık , yoksulluk yok olacak , hayat ölümsüz olacaktır ve o zaman” bu gençliğin hali ne olacak” kaygılarımız sona erecektir.
Sev kardeşim elini ver bana…
dünyaya geldik bir kere , kavgayı bırak
Her gün bu şarkımı söyle
Sevgimdesiniz bu sabah ve ömrümce. Hayata dair , gençlerimize torunlarımıza dair sevgiden başka sözüm yoktur. Hepimize aydınlık, sevgi dolu güzel günler diliyorum.
Şen ve esen kalınız.
Günsel Telli
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.