YAZIYA SIĞINMAK

Bu hafta sizin için Agota Kristof’un ‘Okumaz Yazmaz’ kitabını seçtim.

YAZIYA SIĞINMAK
Yayınlanma: Güncelleme: 450 views

Agota 1956 yılında doğduğu Macaristan’dan kaçmak zorunda kalmış. Kocası ve bebeğiyle sığınmacı olarak İsviçre’ye yerleşmiş. Yazarın tek otobiyografik metni olan bu kitabın bize söyleyecek çok sözü var.

Okumayı kaç yaşında, kimden, nasıl öğrendiniz diye soracağım size.  Okumayı seviyor musunuz?

Öncelikle Agota’nın okuma, yazma, anlatma tutkusundan söz etmek istiyorum. Bakalım onun hikayesinde kendinizi bulabilecek misiniz?

Agota’nın babası kasabadaki tek öğretmen. Birinci sınıftan altıncı sınıfa kadar tüm öğrencilere o ders veriyor. Annesi bazen ceza olarak babasının yanına gönderiyor onu. Sınıfın en arkasına gidip oturuyor. Böylece küçük yaşta okuma hastalığına yakalanıyor.

Dedesini ziyarete gittiğinde birlikte kapı kapı, komşu geziyorlar. Dedesi “Bakın, dinleyin,” dedikten sonra ona okumasını söylüyor. Akıcı bir şekilde hiç hata yapmadan hızlı hızlı okuyor. Dedesi ve anneannesi onunla gurur duyuyor.

Çok okuduğu için eleştiriliyor aynı zamanda:

“Başka hiçbir şey yapmıyor. Hiç durmadan okuyor.”

“Olabilecek en hareketsiz uğraş.”

“Tembellik” diyorlar onun bu tutkusuna…

Sonradan kendisini çok okuduğu için suçladığı da oluyor:

“Şimdi bile … okurken suçluluk hissediyorum. Ev işleri yapacağıma ve en çok da yazacağıma!” demiş.

Bana çok tanıdık geliyor.

Bizde çok okuyan, yazan insanlara karşı nasıl bir tutum sergileniyor? Destekleniyorlar mı? Suçlanıyorlar mı? Ne dersiniz?

 

Nasıl yazar olunur desem ne cevap verirsiniz? Agota kitabında bu sorunun yanıtını aramış. Benim gibi acemi yazarlara tavsiyelerde bulunmuş:

“Öncelikle yazmak gerekir, elbette. Sonra da yazmaya devam etmek. Kimsenin asla umurunda olmayacağı duygusuna kapılırken bile.”

“Yazdığınız şeye inancınızı asla yitirmeden, sabır ve kararlılıkla yazarak yazar olunur.” demiş. Katılmamak mümkün mü?

Siz hiç yatılı okulda okudunuz mu? Okuduysanız Agota’yı anlayacaksınız. Elbette zorlukları var, değil mi? Sizi zorlayan noktalar nelerdi?

Bakalım Agota ne demiş?

“Oğlan kardeşlerimi, anne babamı, şimdilerde başkalarının oturduğu evimizi kaybettiğim için ağlıyorum. En çok da kaybettiğim özgürlüğüme ağlıyorum.”

“Yiyeceklerimiz öyle kötü ve yetersiz ki karnımız hep aç.”

Siz hiç aç kaldınız mı? Ben kalmadım ama babam Erkek Lisesi’nde yatılı okuduğu dönemde açlıktan uyuyamadığında dedemin bahçesinden gönderdiği ayvalardan yediğini anlatmıştı.

Eğer siz de yatılı bir okulda okuduysanız nasıl çözdünüz sorunlarınızı? Bakalım Agota tüm bu zorluklarla nasıl başa çıkmış:

“Annemden babamdan, oğlan kardeşlerimden ayrı düşüp yabancısı olduğum bir şehirde yatılı okula başlayınca, ayrılığın acısına dayanabilmek için tek bir çözüm kalacak bana: Yazmak.”

Siz de onun gibi yazıya sığındınız mı hiç?

Denemenizi öneririm. Bana çok iyi geliyor.

Yeni sorum bir başka ülkeye sığınmakla ilgili. Umarım böyle bir tecrübeniz olmamıştır. Bizler sığınmacıları anlayabiliyor muyuz?

Benzer tecrübeler yaşadıysak yazarı anlamak çok daha kolay oluyor. Peki ya hiç yaşamadıysak?

Hani Temel damdan düşünce “Hemen bir doktor çağıralım,” demişler ama o istememiş. “Bana damdan düşen birini getirin.” demiş. O hesap.

Yine de Agota kalemiyle bizi kendi dünyasına almayı, yüreğimize dokunmayı başarıyor:

 

“Yirmi bir yaşındayım. İki yıldır evliyim ve dört aylık bir kızım var. Bir kasım akşamı, bir ‘insan kaçakçısı’nın peşine düşüp Macaristan ile Avusturya arasındaki sınırı aşıyoruz.”

“Şifreli yazılarımı tuttuğum hatıra defterimi ve ilk şiirlerimi Macaristan’da bıraktım. Erkek kardeşlerimi, annemi babamı, haber bile vermeden, bir veda bile edemeden geride bıraktım. Ama hepsinden de önemlisi o gün, 1956’nın o kasım sonu, bir halka olan aidiyetimi kesin olarak kaybettim.”

“Ülkemi terk etmeseydim nasıl bir hayatım olur du? Daha zor, daha yoksul sanırım ama daha az yalnız, daha az parçalanmış, mutlu belki de.”

İsviçre’deki yeni yaşamından bahsederken ‘Sosyal ve kültürel çöl’ kelimelerini kullanıyor.

‘Sosyal ve kültürel çöl’ deyince sizin aklınıza neler geliyor? Siz bu çölden kurtulmak için neler yapıyorsunuz?

Bazen kendi ülkemizde de yaşadığımızı düşünüyorum bu çölü. Mesela televizyonda gündüz yayınlanan programları görünce… Soralım bakalım kendimize biz nasıl bir sosyal kültürel çöl içindeyiz?

Agota neler demiş?

“Bir saat fabrikasında çalışmaya başlıyorum.”

“Konuşuyorlar bizimle fakat hiçbir şey anlamıyoruz.”

“Çöl burada başlıyor işte. Sosyal çöl, kültürel çöl.”

Dilini bilmediğin insanlar arasında kalıp kendini çaresiz hissettiğin oldu mu?

 

Yabancı dil sorunu Agota’yı çok  zorlamış. Kendini anlatamamak,  diğerlerini anlayamamak :

“Macarca konuştuğumda küçük kızım şaşkınlıktan büyümüş gözlerle bakıyor bana. Bir keresinde anlamadığım için ağlamaya başladı, bir başka sefer de o beni anlamadığı için.”

İnsanın kendi evladını anlayamaması çok acı olsa gerek. Ya da onun tarafından anlaşılamaması. Tabii bunu aynı dili konuşurken de yaşayabilirsiniz.

Agota Fransızcaya ‘Düşman Dil’ diyor:

“Otuz yılı aşkın bir süredir Fransızca konuşuyorum, yirmi yıldır Fransızca yazıyorum ve bu dili hâlâ bilmiyorum. Hatasız konuşamıyorum, sık sık başvurduğum sözlüklerin yardımıyla yazabiliyorum ancak. İşte bu nedenle, Fransızcaya da düşman dil diyorum. Bunun bir başka nedeni daha var, çok daha beter bir nedeni:

“Bu dil yavaş yavaş anadilimi öldürüyor.”

Agota yirmi altı yaşında Fransızca okumayı öğrenmek için üniversitenin yaz kurslarına kayıt oluyor. İki yıl sonra başarı belgesini alıyor.

Son söz olarak şöyle demiş:

“Bu dili ben seçmedim. Kader, rastlantılar, koşullar dayattı onu bana. Fransızca yazmak, mecburum buna. Bu bir meydan okuma. Okuma yazma bilmeyen birinin meydan okuması.”

Ali Poyrazoğlu da ‘İçimdeki Timsah’ kitabında “Dünyadan geçmek bir meydan okumadır,” diyor. “Sanat meydan okuyanları taçlandırmak için vardır.”

Siz hayatınızda nelere meydan okudunuz? Meydan okumak ne anlama geliyor sizin için?

2011 yılında aramızdan ayrılan Agota meydan okumayı başarmış. Kadere, rastlantılara ve hayatın dayattığı tüm koşullara.

Darısı başımıza…

 

 

 

 

 

 

 

 

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.